3 Delhi

12.11.2010 Cuma

Delhi'de 2. gün

Sabah henüz daha hava aydınlanmadan çalgılar eşliğinde ayin sesleriyle uyandım. Sonra sesler giderek uzaklaştı ve kayboldu. Kısa sürdü ama kulağa çok hoş geliyordu. Sonradan bunun bir sabah ayini olduğunu öğrendim.

Odamda pencere olmadığı için ve biraz da yorgunluktan olacak, uyandığımda saat 8:30 olmuştu. Hemen teras kata kahvaltıya çıktım. Sonra da otelin turizm bürosundan Pazar günü için Haridwar`a tren biletimi aldım. Burada görevli olan genç arkadaş oldukça yardımcı olmaya çalışıyor bana. Haridwar`dan sonra gideceğim Varanasi ve Agra biletlerini almak için New Delhi Railway Station'daki International Turist Office'e gitmemi söyleyince kahvaltıdan sonra çıktım. Tren istasyonu 5 dakikalık yürüme mesafesinde bir yerde. Yolda iki Türk gezginle karşılaştım. Ayaküstü bir hayli konuştuk. Epeydir Hindistan’da geziyorlarmış. Daha ikinci gün ama Türkçe duymayı özlemişim sanki. Ayrıldıktan sonra tren istasyonuna gittim. Müthiş bir kaos ortamı. Yüzlerce insan tren beklerken toz toprak içinde yerlerde yatıyor. Hemen gençten birisi yapıştı.  Israrla yanlış yerde olduğumu söylüyor. Dolaştırıp kapalı kapıları gösteriyor. Amaç, kekleyecekleri turistleri bağlantılı oldukları turizm bürosuna yönlendirmek. Ondan kurtuldum bir başkası geldi ve aynı film yeniden başladı. Sonunda yine genç bir Hintlinin ama bu defa yardımıyla Turist Ofisi buldum. İçerisi kalabalıktı. Formlari doldurup sıramı beklemeye başladım. Sekiz ayrı masada hizmet veriliyor. Sonunda biletlerimi aldım ve çıktım.

Bugün programımda Old Delhi var ama öğlen olduğu için yemek yedikten sonra giderim diyerek bir rikşayla Connaught Place’ de Mc Donalds’ a gittim. Çıktıktan sonra hiç zaman yitirmeden bir motorlu rikşayla 100 rupiye (3.5 TL) Red Fort’a gittim.

 Red Fort

Old Delhi’ de içine düştüğüm bu inanılmaz kalabalık ve gürültüden biraz sersemledim doğrusu. Kaleyi dışarıdan gezdikten sonra çıkıp hemen karşısında uzanan meşhur Chandni Chawk’ta yürümeye başladım. İnsan ve arac trafiği anlatılamaz boyutlarda. Hemen sol yanda Jain tapınağı var. Burayı henüz geçmiştim ki, muhtemelen Jainlerin Digambara mezhebinden olan cırılçıplak bir hintli ile ona çalgılarıyla eşlik eden bir grup, caddenin ortasından törenle yürüyüp geçtiler. Onlarla pek ilgilenen olmadı doğrusu. Açıkça belli oluyor ki, bu kadar büyük bir nüfus giyimleriyle yaşam biçimleriyle, her tür davranış biçimleriyle, alışkanlıklarıyla tamamen serbestler. Böylesine kaotik bir ortamda ancak bu şekilde sorunsuzca yönetilebiliyorlar.

 Chandni Chawk

Yolun biraz daha aşağısında bu defa bir Sih tapınağı olan Gurudwara’ nın yanından geçerken içerden yükselen ayin sesinin merakıyla  görmek istedim. Ayakkabıları fiş karşılığında ve ücretsiz olarak teslim ettikten sonra çıplak ayakla girilebiliyor. Bir görevli başıma bir bez parçası kondurdu ve Sikhlerin özgün kıyafetleri olan sarık, hançer ve baltalarıyla kapıda bekleyen görevlilerin arasından içeri girdim. Geniş bir salonun bir yanında bu müziği yapan bir grup Sih çalgıcı ve yerde oturarak huşu içinde dinleyen insanlar. Benim gibi ziyaretçiler ise çevrelerinde bir tur attıktan sonra çıkıp gidiyorlar.

  Gurudwara'ya giriş

Çıktıktan sonra da Chandni Chawk’ta yürümeye devam ettim ama bu kalabalıktan dolayı sıkıntı ve yorgunluk ağır bastı ve bir bisiklet rikşa ile yakınlardaki Jama Mescid’e gittim.

 Jama Mescit

Muazzam büyüklükte bir avluya sahip olan bu cami çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçiyle doluydu. Burada da ayakkabilar çıkartılıyor. Giriş için 200 rupi, ayakkabılar için ise 10 rupi alıyorlar. Ben taşların üzerinde çıplak ayakla gezmek istemedigimden yanımda getirdiğim galoşları kullandım. İçeride bir tur atıp fotoğraf çektikten sonra çıktım ve bir rikşa ile 100 rupiye Janpat’a geldim.

 Connaught Place

Hediyelik eşya dükkanlariyla dolu bu caddeyi boydan boya geçip Connaugt Place’e oradan da Paharganj’ daki otele kadar yürüdüm. Otelin internet kafesinde oyalandım. Bu yazıları yazdım sonrada yine Sahavan Bhavan’ da yemek ve ardından otele dönüşle bir gün daha geçti.